Bil bakalım ne?

Okulun son günüydü. Miniklerin her biri öğretmenlerine hediye almış, tek tek yanına gidip veriyorlardı. Çiçekçinin oğlu paketini uzattı. Öğretmen kutuyu biraz salladı ve “Çiçek, öyle değil mi?” Çocuk şaşırdı: “Nereden bildiniz öğretmenim?” Öğretmen gülümsedi: “Sadece tahmin ettim...” Sıra şekerlemecinin kızına gelmişti. Öğretmen paketi evirdi çevirdi ve “Bu bir kutu şekerleme...” Minik kız hayretle “Nasıl bildiniz?” diye sordu. Öğretmen yine gülümsedi: “Sadece tahmin ettim...” Sonra sıra içki dükkanı sahibinin oğluna geldi. Öğretmen kutuyu aldı ve baktı ki kutunun altından bir şey akıyor. Damlacıklara parmağını götürüp tadına baktı ve “Şarap?” Çocuk, “Hayır öğretmenim!” “Hmmm... Öyleyse şampanya...” Çocuk, “Hayır, şampanya da değil öğretmenim!..” Öğretmen tekrar parmağını ıslaklığa götürüp tattı ve “Hmmmm vazgeçiyorum, söyle ne bu?” Çocuk; “O bir yavru köpek, öğretmenim!..”

Antrenör

Psikoloji sınıfında hoca “manik-depresif” davranışları anlatıyordu. “Çocuklar... Bir an deliler gibi ordan oraya koşturup avaz avaz bağırırken, bir dakika sonra sessiz sakin bir köşede otururken gördüğünüz kişiyi nasıl tanımlarsınız?” Çocuklardan biri atıldı: “Futbol takımı antrenörü!..”

İngilizce

Zengin ağa oğlunu İngilizce öğrensin diye Londra’ya gönderir. Oğlu gezip tozar, sürekli para ister. Birkaç yıl geçer. Ağa oğlunu zorla köye getirir. İngilizce öğrenip öğrenmediğini kontrol etmek ister.
- Oğlum, söyle bakalım, ağaç ne demek?
- Dan...
- Peki söyle bakalım iki ağaç ne demek?
- Dan dan...
- Peki söyle bakalım ‘orman’ ne demek?
Oğlu biraz düşünür ve başlar;
- Dan dirindi diri dan, diri diri dan!..

Doktora tezi

Sahne 1: Bir tavşan önüne bir daktilo almış tak, tuk, tak, tuk bir şeyler yazıyor. Oradan geçen bir tilki:
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ha öyle mi? Çok güzel! Ne hakkında?
- Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
- Yok canım olur mu öyle şey! Hiç tavşanlar tilki yer mi?
- Olur canım; gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler. Biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer; tak, tuk bir şeyler yazmaya devam eder. Daha sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür.
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?
- Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
- Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde! Buna kim inanır?
- Doğru olmaz mı? Gel istersen göstereyim.
Yine beraberce yuvaya girerler. Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar.
Sahne 2: Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede tilkinin, bir başka köşede kurdun kemikleri. Diğer tarafta bir arslan kürdanla dişlerini temizliyor. Sonuç ve anafikir: Doktora tezi yapmak için tezin önemi yoktur, konunun da önemi yoktur, önemli olan tez danışmanındır.

Ses


Bir ilkokul öğretmeni öğrencilerinin ufkunu genişletmek için onları yakındaki bir çiftliğe götürdü.
- İneklerin çıkardığı sesi kim bilebilir?
- Mööö...
- Aferin Cindy!.. Peki koyunların çıkardığı sesi kim bilebilir?
- Meee...
- Peki domuzların çıkardığı sesi bileniniz var mı?
Sınıftaki bütün çocuklar el kaldırdı.
- Sen söyle Johnny.
- Ehliyet ve ruhsat!..

İnternet


İki öğrenci konuşuyorlardı:
- Dönem ödevin nasıl gidiyor?
- Hocam araştırma için internet'i kullanmamı önerdi, ve çok yararlı oldu.
- Gerçekten mi?
- Tabii... Şimdiye dek ödev satan 17 kişi buldum bile!..

Matematik


Tommy matematikte çok kötüdür. Ailesi akıllarına gelen herşeyi denemiştir ama işe yaramamıştır. Son bir çare olarak katolik okuluna yazdırdılar. İlk günün akşamı, Tommy eve çok ciddi bir yüz ifadesiyle gelir ve hemen odasına çıkıp çalışmaya başlar. Annesi akşam yemeğine çağırır, ve yemek biter bitmez tommy yine odasına kapanıp çalışmaya koyulur. Bu her gün böyle devam eder, annesi ise ne olduğunu bir türlü anlayamaz. Sonunda Tommy bir gün karnesini alır. Annesi karneye bakar, Tommy matematikten tam not almıştır! Artık dayanamayan annesi odasına gider ve sorar;
- Evladım, nasıl başardın? Rahibeler sayesinde mi?
Tommy 'hayır' anlamında başını sallar.
- Peki, kitaplar mı, disiplin mi, üniformalar mı, neyin sayesinde başardın?
- Okulun ilk günü, artı işaretine çivilenmiş adamı gördüğümde oyun oynamadıklarını anladım!..