CONİ

Temel bir kurt köpeği almış ve mükemmel eğitmiş. Adı Coni'ymiş. Coni, Temel'in her söylediğini anlayabiliyormuş. Hatta telefona bile bakabiliyormuş. Temel bir gün evi aramış. Coni açmış telefonu...
- "Ula Coni sen musun?"
- "HAV"
- "Fadime evde mu?"
- "HAV"
- "Başka kimse var midur?"
- "HAV"
- "Ula kaç kişi vardur?"
- "HAV HAV"
- "Ne yapiyiler"
- "EHE EHE EHE"
- "Ula ne zamandan beri yapiyiler"
- "AUUUUUUUUUUUUUU"

GOLF

İngiliz, Fransız ve Laz gene beraberler..
İngiliz
- Golf için bir sopa, bir top ve bir delik gerekir, bende bir sopa var. Fransız:
- Bende de bir top var.
Temel:
- Ben oynamıyorum.

Müshil ilacı

Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktor da adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki:
- "Bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel."
Adam bir hafta sonra gelince doktor:
- "Öksürüğün nasıl oldu?", deyince adam da:
- "Cesaret edip de öksüremiyorum ki!"

Güle güle

Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa'nin resmi önünde dua ediyor.
- "Tanrım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..."
Bir anlam verememiş bu duaya... Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür... Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada:
- "Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba...
" Ertesi gün büyük baba da ölmüş... Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada:
- "Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba...
" Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri... Sapasağlam. Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor.
- "Ne oldu hanım?"
- "Bizim postacı", demiş hanım. "Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş!"

Bir otobüs dolusu LAZ


Bir otobüs dolusu laz bir araya gelirse :) | video.mynet.com

Saatler geri alınıyor

Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki saatleri toplayıp Saatçi Temel’e gider:
- Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Biz de evdeki saatleri senden satın aldığımız için sana getirdik. Bunları geri alacaksun da.
Temel kendinden emin bir şekilde:
- Öyle yağma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alınacakmış. 1 tanesini alırım, diğerlerini almam. xD

Bir kötü bir de iyi haber


Okyanusta büyük bir gemi hızla ilerliyorken, bir an gemi kaptanı herkesi güverteye çağırmış. Herkes güverteye toplanınca:
- "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demiş. "Hangisi ile başlayayım?"
- "İyi olanla" demiş yolcular...
- "11 dalda oscar kazanacağız..."

DOKTOR'A VERİYOR

Temel'in karısı Fadime köydeki doktor ile işi pişirmişler. Bu durum köydeki herkesin dilinde, yalnız Temel bilmiyor. Kimse de korkudan Temel'e durumu açıklayamıyor. Köylü durumu Temel'e nasıl anlatırız diye kara kara düşünürken Tursun "merak etmeyun uşaklar ben Temel'e söylerum" demiş... Akşam kahveye gitmiş. Temel bir köşede çayını içiyor... Tursun Temel'i görünce yüksek sesle sormuş: - "Ha Temel uşağum, senin Fadime ne zaman profesör oluyor?" Temel: - "Tursun benim karı okumayı yazmayı zor söker. Profesör olmak kim o kim?" - "Ne bileyim" der Tursun; "Köyde herkes Fadime doktora veriyor diyor da..."

SİNYAL

Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu:
- Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz?
Temel:
- Sol sinyal takıldı da..

2 TÜP GEÇİT

İstanbul'a tüp geçit yapılması için ihale açılmış.. Amerika, Japonya vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar, 20 milyar dolarlar... Bizim Temel'le Dursun ise 10 bin dolarlık bir teklif getirmişler.. Komisyon gitmiş Trabzon'a; Temel'le Dursun'u görmeye.. Demişler ki, "ihaleyi size vereceğiz, anlatın bakalım projenizi?" Temel başlamış anlatmaya... - "Ben gidicem Anadolu yakasına başlıycam denizin altından kazmaya, İdris de gidecek Avrupa yakasından kazacak. Denizin altında ortada buluşucaz." Yetkililer sormuş: - "Peki ya hiç buluşamazsanız ne olcak?" İdris de bu sefer atılmış: - "O zaman bir tüp geçit fiyatına iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız..."

GECEYİ BURADA GEÇİRECEĞİZ

İki Karadenizli uçağa binmiş. Uçak havalandıktan sonra uçağın motorlarından biri bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağımızın bir motoru bozulmuştur. Telaşa gerek yoktur". Aradan çok geçmeden ikinci motor da bozulmuş. Pilot anons etmiş: - "Uçağın ikinci motoru da bozuldu....". Temel Dursun'a dönmüş: - "Tursun desene geceyi burda geçireceğiz."

YUNUS BALIĞI

Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel'e: - "Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?" Temel biraz düşündükten sonra: - "Yunus balığı olayım", demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş: - "Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?" Temel masum bir şekilde cevaplamış: - "Yüzme bilmiyordum, boğuldum!" O

O AFRİKA'DA BEN BURADAYIM

Temel bir gün dertli dertli içiyormuş meyhanede.
- "Ne bu hal", demiş Dursun.
- "Boşver" demiş Temel de.
Dursun ısrar etmiş "biz arkadaş değil miyiz?" diyerek. Temel dayanamamış:
- "Ama kimseye anlatma.. Hani ben bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya?"
- "Hatırladım bayağı da dönmemiştin" demiş Dursun...
- "Günler sonra buldum en sonunda avlayacak bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan aşağı düştüm."
- "Eeeee" demiş Dursun "Sonra..."
- "Her tarafım kan revan içinde, komaya girmişim. Sonra ayı beni yuvasına götürdü. Yaralarımı yaladı, balla, sütle besledi beni, iyileştikten sonra da bana tecavüz etti aylarca" demiş.
- "Buna mı üzülüyorsun, takma kafanı yaa bak bu kadar zaman geçti. Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatın var" demiş Durmuş.
Temel:
- "Bu da hayat mı be birader... O Afrika'da ben burda.."

TEMEL VE MAYMUN


Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

YAVAŞLA


Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor...
Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km."
Hızını o an 80'e indirmiş Temel.
Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş.
Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40."
- "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını.
Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km."
Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş:
"YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"

Dünyanın en kısa fıkrası (n.f.k.)

İki kadın sessizce oturuyorlarmış :)
(Necip Fazıl Kısakürek’ ten en kısa fıkra)

İki Bebek


2 bebek battaniyelerinin altında oturuyorlarmış. Biri diğerine sormuş:
-”Sen eykek bebek misin kız bebek mi?” Öteki ellerini havaya kaldırmış:
-”Biymiyoyum.. nasıl anlayız ki?” Bizimkisi
-”ben biyiyoyum akıllım bak…” demiş ve ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.. 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış …ve gülümsemiş:
- “Sen kız bebeksin ben de eykek bebeğim..”
-”Ama neyden anladın???” diye sormuş öteki…
-”Çok kolay akıllım… senin patikleyin pembe benimkiley mavi. :)

Titanik

Zencinin biri Türkiye’ye gelecekmiş.
Gelmek üzere yola çıktığında pasaportunu kaybettiğini anlamış.
Üzgün üzgün yürürken yerde bir pasaport bulmuş.
Üzerinde Leonardo Di Caprio yazıyormuş.
Çaktırmadan pasaportu atmış cebine düşmüş yola.
…Kapıkule’ye geldiğinde gümrük memurları Temel ve Dursun zenciye
pasaport sormuşlar.
Zenci yerde bulduğu pasaportu Temel’e vermiş.
Temel uzun uzun pasaporta bakmış.
Sonra zenciye bakmış,dönüp Dursun’a sormuş:
- Ula Dursun, Titanic Batti miydii, Yandi miydii….:)

Cenaze ve Köpek


Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder; önde giden köpekli bir adam, arkasında …iki tabut ve tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam. Tuhafına gider. Kafilenin başındaki adam kuşkusuz cenazenin sahibidir, yanına yaklaşır ve sorar:
- “Beyefendi, bu acılı gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?” Adam yanıtlar:
- “Öndeki karım arkadaki de kayınvalidem.”
- “Vah vah; başınız sağolsun. Nasıl oldu?”
- “Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş onu da öldürmüş.” Adam biraz düşündükten sonra sorar:
- “Beyefendi kopeğinizi ödünç alabilir miyim?”
- “Sıraya geç…” :)

Fıkralarla Ramazan

Tetris

Temel, bir binanın önünde durmuş, arkadaslari da çatiya çıkmış.
Temel aşağıdan arkadaşlarına,
-Ula sen… iki kolunu yana aç aşağı öyle atla demiş.
Birincisi atlamış gümm.
-Ikinciye? Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla? demiş. İkinci de atlamış gümmm.
-Üçüncüye? Sen iki kolunu yanına yapıştır öyle atla? demis. O da gümmm.
Yoldan geçen bir adamin dikkatini çekmiş sormuş,
-Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına demiş.
Temel cevap vermiş,
-Tetris oynayruz.

Temel-Dursun Fıkra

Temel ile Fadime’ nin Aşkı

Temel ile Dursun çocukluk arkadasıdır…
60lı yaslarda birgün Dursun Temele akşam yemeğine gitmiş.
Temel karısıyla hep aşkım hayatım gibi sözlerle hitap ediyormuş…
Dursun ise bu yıllardır süren aşkı hayretle izliyormus.
Temelin eşinin olmadığı bi ara dursun temelin kulağına eğilerek :
- ya Temel demiş yaş 60 küsür yıldır hala karına aşkım canım diyorsun ne güzel anlasıyorsunuz demiş… Temelde Dursuna dönerek :
- ula çaktırma karımın adını unuttum demiş. :)

Kraliçe Elizabeth

Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyulmaktaymis. Merak edip sormus. Hemserum haçan habu top atislari neyin nesidur? diye. Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis. Aradan yarim saat geçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine sormus bir baskasina Bu top atislari neyin nesidur hemşerum? diye. Ayni cevabi alinca söylenmis: Ula, yarim saattir bir kariyi vuramadular :) )

Şakayı Sevmem

Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam da..!

Hırsız Yakalayan Robot


Japonyada hırsız yakalayan bir robot icat etmişler.
Amerikada 5 dakikada 180 hırsız yakalamış.
Italyada 5 dakikada 80 hırsız yakalamış.
Fransana 5 dakikada 30 hırsız yakalamış.
Türkiyede 5 dakikada robotu çalmışlar :)

Temelden Kayıp ilanı


Temel'in kaynanası kaybolur ve gazeteye şöyle bir ilan verir:

“Kaynanamı kaypettum. Körenlerin insaniyet namına körmemezlikten gelmeleri rica olunur.”

Yanlışlık


"Çok acaip bir şey oldu" diye adam, arkadaşına anlatır:
— Dün gece kapıyı çaldım, açanı hizmetçi kız zannedip öptüm. Meğer karım değilmiymiş.
— Eeee. Ne olur yani?
— Ne oluru var mı? Karım kendisini öperken (Dikkat et kocam geliyor) diye fısıldadı.

Temel & Dursun (Fıkralarla Türkiye)

Kış ve yaz

Karı koca doktora gitmişler. Koca, ezile büzüle derdini anlatmaya koyulmuş:
— Nasıl söylesem bilmemki doktor bey..İlk sevişmede işler tıkırında gidiyor, ikincisinde çok zorlanıyorum, dizlerimin bağı çözülüyor, parmağımı kımıldatacak halim kalmıyor...Derdime bir çare.
Doktor sormuş:
—Yaşınız kaç beyefendi?
—Kırkbir efendim.
Tam o sırada adamın karısı lafa karışmış:
— Ah doktor bey, siz işin iç yüzünü bir de bana sorun. Kocamın birinci dediği ocak ayında idi. ikincisi ise, nisan..

Geçin erkeni

Çoğunlukla sabahları büroya yarım saat geç gelen sekreter, o gün nasılsa yirmi dakika gecikmişti. Durumu gören patron:
— Çok güzel Necla Hanım, dedi. Bugüne kadar geç kaldıklarınızın en erkeni bu oldu...

Kıvrak Zekâ


Bir süpermarkette müşterilerden biri satıcıyla tartışır.
Müşteri yarım kivi almak konusunda ısrarlıdır, ancak satıcı bunun mümkün olmadığını defalarca söylemiş olmasına rağmen müşteri inatla yarım kivi almak ister ve tezgâhtarla hararetle tartışır. Tezgâhtar kibar bir şekilde bu konuyu müdürle görüşmesi gerektiğini söyler ve müdürün odasına girer:
—“Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor” der demez bir de bakar ki kavga ettiği müşteri de arkasında duruyor. Sözüne devam eder
—“Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor”
Müdür;
—“Tamam, bir mesele yok o zaman” der.
Birkaç dakika sonra müdür tezgâhtarı yanına çağırtır.
—“Aferin, sen çok zeki birisin, düştüğün kötü durumdan kıvrak zekânla kurtulmayı bildin, tebrik ederim, nerelisin sen?"
— “Yeni Zelandalıyım efendim”
- "Amerika'ya niye geldin?"
- "Yeni Zelanda cazip bir yer değil, orda insanlar ya orospu ya da ragbi oyuncusudur"
- "Benim karım da Yeni Zelandalı!"
- "Karınız hangi takımda oynuyor efendim?"

Kulak

Adamın biri kazada kulaklarını kaybetmiş. Araştırmaları sonucu iyi bir plastik cerrah bulmuş, ve girmiş ameliyata.
Ameliyat sonrası bandajlar açıldıktan bir süre sonra: - "Aman Allahım Doktor! Bana kadın kulakları takmışsınız!" diye bağırmaya başlamış.
- "Kulak kulaktır!" demiş Doktor... "Kadını erkeği olmaz!"
- "Yanılıyorsunuz!" demiş hasta... "Herşeyi duyuyorum ama hiçbir sey anlamıyorum!"

Bir yudum çay

Yüzü gözü mosmor bir kadın doktora gider.

Doktor:  Ne oldu size? ...
Kadın:    Doktor bey, ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş dönse beni gebertene kadar dövüyor.

Doktor: Bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var hanımefendi. Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde elinize bir bardak şekerli çay alın ve kocanız yatıp uyuyana kadar ağzınıza alacağınız bir yudum çayı ağızınız içinde sürekli dolaştırın....

İki hafta sonra, aynı kadın, eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyaret eder.

Kadın: Evet doktor, harika bir çözümdü bu. Kocam eve sarhoş geldiği her seferinde, yatıp uyuyana kadar ağzıma bir yudum çay alıp ağzımı çalkalar gibi ağzımda dolaştırdım; ve kocam bana hiç dokunmadı.
Doktor: Gördünüz mü, ağzınızı kapalı tutmak ne kadar çok işe yarıyor... :))

Kurtarma Gemisi

Mısır'a gezmeye giden Temel ile Dursun'un kayığı Nil nehrinde batar. Tabii hünerlerini ortaya koymanın tam zamanı gelmiştir.
Şampiyonlar gibi yüzmeye başlarlar. Bir ara Temel kocaman bir nesnenin kendilerine doğru geldiğini görür. Dev bir timsah iştahla onlara doğru yüzmektedir. Temel keyifle bağırır,

"Ula Dursun, işe bak, adamların kurtarma gemileri bile Lacoste!

Masal


Adam kitabevinden içeri girdi, tezgahta duran gence sordu:
— Sizde "Kadınlara Karşı Zafer Kazanan Erkek" romanı var mı? Tezgahtar, eliyle az ötesini işaret etti:
—Var efendim, orada masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz...

İçince

Bir adam otelin barına girdi, sağa, sola bakındı ve bardaki tabureye oturdu. Sonra barmene dönerek:
— "Bana sek bir viski verin" dedi... İçkiyi bir yudumda içti ve bir "Oohhh" çekti, sonra da:
— "Kendimi bir boğa gibi hissediyorum" dedi.
Az ilerideki taburede oturan sarısın adama doğru döndü ve:
— "Möööööö..." dedi.

Boynuz

Kızı annesine dert yanıyordu:
—Ah anneciğim, bilemezsin kocam şeytan'ın ta kendisiyimiş
—Deli misin kız, şeytanın boynuzu olur...
Kız hafif güldü:
—Meraklanma anneciğim yakında o da olacak...

Kanun

Küçük Rıza okuldan dönmüş tü. Babası Temel'e anlattı:
— Baba bilir misin, yer çekimi kanunu olmasa şimdi hepimiz havada uçacaktık?
— Vay anasını, dedi Temel Peki ne zaman kabul edilmiş bu kanun?

Aman Allah'ım

Orta halli memur, oğluna hazır bir elbise almak için bir hazırcı dükkanına girmişti. Yahudi tezgahtar hemen kendisini buyur etti.
— Hoş geldiniz...Küçük bey için mi? Çok yüzel bir kostüm var. Size verelim.
—Kaça, fiyatı kaça?
— Sizin için10.000'e olur!
—Olmaz, çok pahalı!
— Peki ucuzunu verelim, Bakin, mala bakın... Bomba gibi... Bunu sizin hatiriniz için 9.000 liraya bırakırım,
—İstemem. O da pahalı.
— Nihayet 8.750'ye anlaştılar ve baba elbiseyi oğluna giydirip beraberce, dükkandan çıktı. Fakat bu sırada bardaktan boşanırcası-na bir yağmur başladı. Oğlanın yeni elbisesi de çekiverdi. Uzun pantolon kısa pantolon oldu! Ceketin kollan da, dirseklere dayandı.
Baba gözleri yaşlı oğlunu tuttuğu gibi elbiseyi aldığı dükkana döndü, ikisinin fırtına gibi içeri girdiklerini gören dükkan sahibi, feryadı bastı:
—Aman ya Rabbim!... Oğlunuz ne kadar da çabuk büyümüş?,

Başka Yol


— Anne hani sen bana, bir erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçer! demiştin ya?
— Evet kızım...Ne oldu ki?
— Hiiç, dün akşam ben, başka yol buldum da...

Dövmek

Köşede müşteri bekleyen sokak kadınına yaklaşan adam:
— Kaça, diye sordu... Saatiniz kaça?
— On bin lira...
— Ben on bin değil, tam yüz bin lira veririm....
— Gerçekten mi?
— Gerçekten ya... Valla veririm... Hem de yüz bin lira.. —Ama döverim ben...
—Amaaaan yüz bini ver de döv...
Otele doğru yürüdükleri sırada adam yineledi:
—Bak söyleyeyim fena döverim ben...
—Döv canım, yüz bini ver de...
Soyundukları sırada adam:
—Son defa söylüyorum, fena döverim...
—Amaaaan be!.. Dövermiş... Ne kadar döversin yani?
—Verdiğim parayı geri alıncaya kadar döverim...

Artık ünlü olunca

Genç kadın ruh doktoruna ağlayarak dert yanıyordu:
— Hiç kabiliyetim yok! Rol yapmasını beceremiyorum! Şarkı söyleyemiyorum! Dans edemiyorum! Artistliği bırak mak istiyorum...
Doktor: — Peki, niçin bırakmıyorsunuz?
Kadın: — imkansız diye hıçkırdı, o ünlü bir yıldızım
artık

Yaşlı Çapkın

Çapkın ihtiyarlığına rağmen genç kadınların peşinden ayrılmazdı. Bir partide çok güzel bir genç kız görünce hemen yanına yaklaştı, pis pis sırıttı ve mutad komplimanını yaptı:
—Bütün hayatım boyunca neredeydiniz?
Genç kız yaşlı adamı soğuk nazarlarla süzdü!
—İlk yarısında, doğmamıştım ki....

Yeri

Kilisede vaaz veren rahip sordu:
—Günah işleyenlerin nereye gittiklerini biliyor musunuz?
Arka sıralardan bir ses duyuldu:
—Tabii biliyoruz.. Kilisenin arkasındaki samanlığa....

Suçu neymiş?

Adam avukata başvurmuştu:
—Beni savunmanızı istiyorum.
—Hayhay.Ücret konusunda fikriniz var mı?
Adam rahatça koltuğa gömüldü:
—Param yok ama 1984 marka bir Ford arabam var onu verebilirim. Avukat memnun gülümsedi:
—Anlaştık. Şimdi bana neyle suçlandığınızı anlatın.
—1984 Ford marka araba çalmakla suçlanıyorum.

Mantık yolu

Öğrenci sınıfa yeni gelmişti. İkinci günü öğretmenine sordu:
— Öğretmenim, insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz?
— Olur mu evladım dedi öğretmen. Yapmadınsa ceza da olmaz. Niye sordun bunu?
— Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum.

Kalemtraş


Gazetede yayınlanan "Daktilo bilen bayan sekreter arandığı" ilanı üzerine uzun boylu yakışıklı bir adam da baş vurmuştu. Şirketin patronu:
— îyi ama yanlışlık olacak. Biz bayan sekreter arıyorduk, deyince, adam elindeki bavulu açmış. İçinden cansız manken çıkarmış:
— İşte efendim, demiş...Modern tekniğin son buluşu olan sekreteriniz...Yemez, içmez..Hiç bir kaprisi yoktur. İzin nedir bilmez.. Telefonla aynı anda sekiz kişiyle görüşür, bu arada da beş ayrı daktilo makinesinde beş ayrı yazıyı yazar. Bunlara kendisi­nin dokuz yabancı dil bildiği­ni ve anında çeviri yaptığını da eklemeliyim. Maaşı filan da yok. Bana hemen bir milyon lira ödeyeceksiniz. Bu kadar...
Patronun aklı yatmamış, yüzünü buruşturmuş. Harika manken sekreteri getiren adam hemen sekreteri oturtmuş beş dakikada elli sayfalık bir kitabı sekiz dile çevirmiş, aynı anda telefonlara cevap verdirmiş, falan filan... Patronun gözleri faltaşı gibi açılmış, derhal bir milyonluk çeki yazıp adama vermiş ve cansız manken sekreteri almış.
Adam odadan çıkıp da elinde boş bavulla asansörün gelmesini beklerken, içerden patronun odasından feci bir feryat yükselmiş: "Ahhhh!" bunu duyan adam elini alnına vurmuş, 'Tuh be!" demiş, "Cansız mankenin alt tarafının kalemtraş olduğunu söylemeyi unuttum."