Bir At Ölüsü
Hoca öğrencilere “Pazar günü saat 2’de sınav yapacağım; herkes okulda olacak!” deyince, öğrenciler; "Ya hocam olur mu hiç zaten bir pazarımız var. Onu da siz yemeyin!" derler. Ama nafile... Hoca hiçbirini dinlemez ve ekler “Gelmeyen sınıfta kalır!” Pazar günü gelir çatar. Saat 2, kimsecikler yok, 2 dakika sonra bir öğrenci içeri girer; "Hocam geç mi kaldım?" der. Hoca; "Oğlum ne oldu, niye geç kaldın?" diye sorunca da; "Hocam malumunuz günlerden pazar, kızla buluştum. Tam biz işi koyultmuşuz ki, pat kızın babası gelmez mi? Konuştuk, konuştuk, babası bizim ciddi olduğumuzu anlayınca yatıştı. Sonra ben bir baktım geç kalıyorum, kızın babası hemen arabanın anahtarını verdi. Bende atladım arabaya geliyorum, tak yarı yolda araba bozuldu. Baktım ki oradaki bir adam at kiralıyor, hemen kiraladım. Tam okulun köşesine geldim at öldü, ben de atı orda bıraktım geldim..." Hoca öğrencinin anlattıklarına pek inanmaz ama “Geç yerine otur” der. O yerine otururken bir öğrenci daha gelir hoca ona da sorar nerde kaldığını. Bu öğrenci de ilk öğrencinin anlattığının aynısını anlatır. Hoca bu öğrenciye de “Geç otur” der ve bu bu şekilde 19. öğrenciye kadar sürer. Son olarak bir öğrenci daha soluk soluğa içeri girer, bu sefer hoca;
- Dur ner’den geldiğini ben anlatayım... Malum günlerden pazar kızla buluştun.
- Evet hocam.
- Kızın babası sizi yakaladı, ama ciddi olduğunuzu görünce affetti.
- Evet hocam.
- Sonra okula geç kalınca da arabasının anahtarını sana verdi. Sen de geç kalmamak için gaza bastın ama araba bozuldu.
- Hayır hocam.
- Hayır mı?
- Hayır, bundan sonrasını ben anlatayım. Bastım gaza tam okulun köşesine geldim, bir de ne göreyim her tarafta at ölüsü...
Eski Kanun
Öğretmen Newton’un yerçemini kanununu anlatıyordu;
- Biz, dünya üzerinde nasıl duruyoruz, biliyor musunuz? Yerçekimi Kanunu sayesinde...
- Peki öğretmenim, bu kanun kabul edilmeden önce nasıl duruyorduk?..
Öğrenci
Bir öğrenci, logistik-organizasyon dersinin yazılı sınavında kalıyor. Öğrenci:
- Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu anlıyor musunuz?
- Evet tabii ki. Yoksa nasıl profesör olabilirdim?
- İyi o zaman. Size bir şey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat eğer cevabı bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz.
- Anlaşıldı, tamam. Sor bakalım.
- Aynı anda yasal olup da mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olup da ama yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
Profesör iyice bir düşündükten sonra cevap veremiyor ve o öğrenciye iyi not vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve aynı soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor:
- Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir bayanla evlisiniz. Bu yasal ama bununla beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu geçiriyorsunuz oysaki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal!..
Hangi sınıf?
Üniversitenin ilk günü dekan bir sınıfa girdi ve “Günaydın!” dedi. Sınıf hep birden “Günaydın, hocam!” deyince, “A! Siz birinci sınıfsınız,” dedi. Sonra açıkladı: “Bir hoca sınıfa girip ‘Günaydın!’ dediğinde, hepsi, ‘Günaydın, hocam!’ derse, birinci sınıftırlar; gazetelerini ortadan kaldırıp kitaplarını açarlarsa ikinci sınıftırlar; hocayı görmek için gazetelerinin yukarısından bakarlarsa üçüncü sınıftırlar; ayaklarını sıraya koyup gazetelerini okumaya devam ederlerse dördüncü sınıftırlar. Hoca ‘Günaydın!’ dediğinde, bunu not alıyorlarsa master öğrencisidirler.”
Aile
Yeni bir okula tayini çıkan öğretmen, sınıfta çocukları daha yakından tanıyabilmek icin sohbet ederken öğrencilerden birine sormuş:
- Senin baban ne iş yapıyor?
- Devlet memuru efendim.
- Öyle mi? Nerede çalışıyor peki?
- Vilayette efendim.
- Ne iş yapıyor orada? Görevi ne?
- Vali efendim.
Mezun
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde bi profesör, not sisteminden şikayetçi olup sınıfı paylamakta:
- Zaten buraya eşeği bağlasan mezun olur!
- Haklısınız hocam ipini koparamayanlar da profesör oluyor!..
Ümmet-i Muhammed
Üniversitede okuyan bir öğrenci yıl sonu sınavlarına girmiş ve arkadaşına: “Ben memleketime gidiyorum, sınavlar belli olduktan sonra bana sonuçları bildir. Telefona ben çıkarsam bana söylersin. Telefona annem çıkarsa, zayıfım eğer bir tane olursa ‘Ebubekir’in selamı var’ dersin. İki zayıf olursa ‘Ebubekir’in, Ömer’in selamı var’ dersin. Üç zayıf olursa ‘Ebubekir’in, Ömer’in, Osman’ın selamı var’ dersin. Dört zayıf olursa, ‘Ebubekir’in, Ömer’in, Osman’ın, Ali’nin selamı var’ dersin...” şeklinde konuşup memleketine gelir. Bir zaman sonra sınavlar belli olur, arkadaşı sınav sonuçlarını bildirmek için telefona sarılır. Telefona öğrencinin annesi çıkar. “Teyze, oğlunuza söyleyin, ümmet-i Muhammed’in selamı var!..”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)