Afrika

Ev ödevi hazırlayan çocuk babasına sordu "Afrika ne kadar uzaktır baba?" Babası bilmiyorum demeyi kendisine yediremediği için biraz düşündü "Fazla uzakta olmamalı...” dedi, “... çünkü bizim şirkette bir zenci var. Her gün işe bisikletle gidip geliyor!..”

Bacak

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar, fotokopiler havada uçuşmuş. Sınavın yapılacağı gün bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok, sadece sıra sıra mikroskoplar. Hoca da başlarında bekliyorken demiş ki, “Bu mikroskoplarda bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak!” Tabii hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hocanın dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların basına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş “Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?” Kapı hafifce aralanmış ve bir bacak uzanmış “Tanısana ulan, bilsene kim olduğumu!..”

Sınav

4 öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve de matematik finalini kaçırmışlar. Ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. “Arabaya bindik, yolda lastik patladı. O yüzden kaçırdık...” demişler. “Neyse...” demiş hoca, “... 3 gün sonra gelin, sizi sınav yapacağım.” 3 gün sonra bu 4 öğrenci sınav olmak için gelmiş. Hoca bu dördünü sınıfın köşelerine birbirlerine en uzak olacak sekilde oturtmuş. Finali geçmek için de en az 50 almak gerekiyor. Hoca 5 tane soru sormuş ve sayfanın önündeki 4 soru çok basitmiş ve her biri 10 puanlıkmış. Ancak, kağıdın arkasındaki 60 puanlık soru şöyleymiş: “Arabanın hangi lastiği patladı?..”

Bil bakalım ne?

Okulun son günüydü. Miniklerin her biri öğretmenlerine hediye almış, tek tek yanına gidip veriyorlardı. Çiçekçinin oğlu paketini uzattı. Öğretmen kutuyu biraz salladı ve “Çiçek, öyle değil mi?” Çocuk şaşırdı: “Nereden bildiniz öğretmenim?” Öğretmen gülümsedi: “Sadece tahmin ettim...” Sıra şekerlemecinin kızına gelmişti. Öğretmen paketi evirdi çevirdi ve “Bu bir kutu şekerleme...” Minik kız hayretle “Nasıl bildiniz?” diye sordu. Öğretmen yine gülümsedi: “Sadece tahmin ettim...” Sonra sıra içki dükkanı sahibinin oğluna geldi. Öğretmen kutuyu aldı ve baktı ki kutunun altından bir şey akıyor. Damlacıklara parmağını götürüp tadına baktı ve “Şarap?” Çocuk, “Hayır öğretmenim!” “Hmmm... Öyleyse şampanya...” Çocuk, “Hayır, şampanya da değil öğretmenim!..” Öğretmen tekrar parmağını ıslaklığa götürüp tattı ve “Hmmmm vazgeçiyorum, söyle ne bu?” Çocuk; “O bir yavru köpek, öğretmenim!..”

Antrenör

Psikoloji sınıfında hoca “manik-depresif” davranışları anlatıyordu. “Çocuklar... Bir an deliler gibi ordan oraya koşturup avaz avaz bağırırken, bir dakika sonra sessiz sakin bir köşede otururken gördüğünüz kişiyi nasıl tanımlarsınız?” Çocuklardan biri atıldı: “Futbol takımı antrenörü!..”

İngilizce

Zengin ağa oğlunu İngilizce öğrensin diye Londra’ya gönderir. Oğlu gezip tozar, sürekli para ister. Birkaç yıl geçer. Ağa oğlunu zorla köye getirir. İngilizce öğrenip öğrenmediğini kontrol etmek ister.
- Oğlum, söyle bakalım, ağaç ne demek?
- Dan...
- Peki söyle bakalım iki ağaç ne demek?
- Dan dan...
- Peki söyle bakalım ‘orman’ ne demek?
Oğlu biraz düşünür ve başlar;
- Dan dirindi diri dan, diri diri dan!..

Doktora tezi

Sahne 1: Bir tavşan önüne bir daktilo almış tak, tuk, tak, tuk bir şeyler yazıyor. Oradan geçen bir tilki:
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ha öyle mi? Çok güzel! Ne hakkında?
- Tavşanların tilkileri nasıl yedikleri hakkında.
- Yok canım olur mu öyle şey! Hiç tavşanlar tilki yer mi?
- Olur canım; gel istersen sana ispat edeyim.
Beraberce tavşanın yuvasına girerler. Biraz sonra tavşan tek başına çıkar ve yine daktilosunun başına geçer; tak, tuk bir şeyler yazmaya devam eder. Daha sonra oradan geçen bir kurt tavşanı görür.
- Hey tavşan ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?
- Tavşanların kurtları yemesi hakkında.
- Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde! Buna kim inanır?
- Doğru olmaz mı? Gel istersen göstereyim.
Yine beraberce yuvaya girerler. Tavşan biraz sonra tek başına dışarı çıkar.
Sahne 2: Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede tilkinin, bir başka köşede kurdun kemikleri. Diğer tarafta bir arslan kürdanla dişlerini temizliyor. Sonuç ve anafikir: Doktora tezi yapmak için tezin önemi yoktur, konunun da önemi yoktur, önemli olan tez danışmanındır.