Kolleksiyoncu

Hafifliğiyle ve aşklarıyla ünlü bir yıldızdı. Sık sık da evlenirdi, Yine evlenmişti ama her gün başka bir aşk yaşamaktan geri durmuyordu. Bir akşam kocası onu en yakın arkadaşlarından biriyle çırılçıplak yatakta yakaladı. Koca ile sevgili birbirine kızmışlardı ama, çok «ski arkadaş oldukları için olayı serinkanlılıkla çözümlemek istediler. Ünlü yıldız odadan çıktığı sırada:
-Kardeşim, dedi biri öbürüne, madem bu kadını ikimiz de seviyoruz O halde seçim hakkım ona bırakalım. Biz ona düello yapacağımızı söyleyelim. Dışarı çıkalım. Sonra mahsustan düello yaparmış gibi havaya ateş edip kendimizi yere atalım. içeri girdiğinde hangimize koşarsa, onu seviyor, demektir. Ötekimiz çekip gider. Tamammı?
-Tamam....
Ve dediklerini yaptılar. Havaya iki el ateş ettiler. Sonra kendilerini yere attılar. Ölmüş gibi yattıkları sırada, ünlü yıldız içeri girdi. Ancak ikisine de koşmadı. Doğru yandaki dolaba koştu. Kapısını açtı:
Çıkabilisin sevgilim dedi, ikisi de geberdi...

Midesi bulanırmış

Genç kız evlenmiş balayı için kocasıyla bir deniz seyahatine çıkmaya karar vermişlerdi. Eczahaneye uğrayıp bir kaç şey almak istedi:
— Bir kutu doğum kontrol hapıyla, bir kutu bulantı ilacı rica edeceğim.
Eczacı hayret içinde sordu:
— Size bulantı veriyorsa niye yapıyorsunuz hanımefendi?

Sıkışıyormuş


Kadın kocasına bir pantolon ala­caktı. Dükkana gidip isteğini söyledi.

Satıcı sordu:
— Önü düğmeli mi olsun hanıme­fendi, fermuarlı mı? .
Kadın telaşla konuştu:
— Sakın fermuarlı olmasın. Fermuarlı bir ceketi var, durmadan gravatını sıkıştırıp duruyor.

Kalitesi

Centilmen Fransız polisi, Amerikalı turisti tehlikeli şekilde araba kullanırken durdurmuştu. Turistin alkol alıp almadığını kontrol etmek istedi ve "Hoh" der misiniz, diye rica etti. Amerikalı
hohladı..Sonra merak ve endişe ile, Fransız'a baktı..Polis düşünceli görünüyordu. Amerikalı dayanamayıp sordu:
— Eeee... Sonuç!...
Fransız başını iki yana salladı:
— Üzgünüm Mösyö.. Chateau Duvalier.. 1962.. Biraz sulandırılmış... Üstelik iyide dinlendirilmemiş...

Başkası vurmuştur

85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
Doktor- "içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
Adam- "Evet,eşim.”
Doktor- "Ama bayan 25 yaşlarında..."
Adam- "Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
Doktor- "Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
Adam- "Nesi varmış dedenizin?"
Doktor- "Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
Adam- "Olur mu, başkası vurmuştur onu."
Doktor- "Ben de onu demeye çalışıyorum işte .. başkası vurmuştur